-
1 layık
würdig, wertbirini bir şeye \layık görmek jdn einer [o für eine] Sache würdig halten; ( uygun görmek) jdn für etw geeignet haltenbir şeye \layık olmak einer Sache würdig sein, sich einer Sache würdig erweisen; ( uygun olmak) für etw geeignet seinbaşarısı takdire \layıktır ( geh) seiner Leistung gebührt Anerkennungitimada \layık olduğunu gösterdi er hat gezeigt, dass er des Vertrauens würdig istlayığını bulmak einen würdigen Gegner finden; ( yaraşır eşini bulmak) einen passenden Partner finden; ( hak ettiği cezayı bulmak) seine gerechte Strafe bekommen -
2 layık
layığını bulmak die gerechte Belohnung ( oder Strafe) erhalten; den passenden Lebensgefährten finden;-i -e layık görmek jemanden geeignet halten für;-e layık olmak verdienen A, würdig sein G -
3 ağız
ağız < ağzı> Mund m; hayvan a Maul n; kap, torba Öffnung f; körfez, galeri Einfahrt f; mağara Eingang m; volkan Krater m; yol Abzweigung f, Kreuzung f; GR Mundart f, Dialekt m; Ton m, Art f des Sprechers; MUS Art zu singen; bıçak Schneide f;ağız açmamak den Mund nicht aufmachen (fam aufkriegen), schweigen;ağız ağza konuşmak unter vier Augen sprechen;ağız ağza vermek tuscheln;-e ağız etmek jemandem etwas weismachen wollen;ağız kavgası Schimpferei f;ağız kokusu üble(r) Mundgeruch;yumuşak usw bir ağız kullanmak einen sanften usw Ton einsetzen;ağız ağız prahlen;ağız tadı Genuss m, Behaglichkeit f;ağız tadıyla genießend, in aller Ruhe;ağız tütünü Kautabak m;ağız yapmak heucheln;ağza alınmaz ungenießbar; unanständig (Worte);ağz(ın)a almamak verschweigen, übergehen;ağza düşmek ins Gerede kommen;ağza koyacak bir şey etwas Essbares;ilk ağızda auf Anhieb;ağızdan MED oral; vom Hörensagen;ağızdan ağza von Mund zu Mund; -auf den Zahn fühlen;-in ağzı açık kalmak Mund und Nase aufsperren;ağzı bozuk adj Schandmaul n;ağzı büyük adj Aufschneider m;ağzı gevşek Schwätzer m;ağzı kara adj Schwarzseher m; Lästermaul n;-e ağzı varmamak sich nicht trauen zu sagen;-in ağzına bakmak nach dem Mund reden;ağzına burnuna bulaştırmak verpatzen;b-ne ağzına geleni söylemek jemanden ausschimpfen;ağzına kadar dolu bis zum Rand gefüllt;b-nin ağzına lâyık jemandem sehr zu empfehlen (zu essen, trinken);birbirinin ağzına tükürmek einander heruntermachen;-in ağzında bakla ıslanmamak kein Geheimnis für sich behalten können;-in ağzından çıkmak Wort jemandem entschlüpfen;bş-i b-nin ağzından kapmak jemandem (mit Worten) zuvorkommen; fam so rausfahren;-in ağzından laf almak jemanden aushorchen;ağzından (laf) kaçırmak sich verplappern;ağzını açmak den Mund aufmachen (a zum Sprechen); losschimpfen; dumm gucken;ağzını havaya oder poyraza açmak das Nachsehen haben;-in ağzını açtırmamak jemanden nicht zu Worte kommen lassen;-in ağzını aramak jemanden ausfragen, aushorchen;ağzını bozmak fluchen (und wettern);ağzını kiraya mı verdin? hast du die Sprache verloren?;ağzını tutmak verschwiegen sein;-in ağzının içine bakmak an jemandes Mund hängen;-in ağzının kâhyası olmak jemandem vorschreiben, was er sagt;-in ağzının kokusunu çekmek jemanden ertragen müssen;-in ağzının suyu akıyor das Wasser läuft jemandem im Munde zusammen;-den ağzının tadını almak böse Erfahrungen machen mit;b-nin ağzının tadını kaçırmak jemandem etwas verderben
См. также в других словарях:
layık olmak — 1) hak kazanmış olmak Bu itimada ne kadar az layık olduklarının farkına ancak yıllar sonra varabilmişimdir. Y. K. Karaosmanoğlu 2) uygun olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
layık — sf., ğı, Ar. lāyiḳ 1) Nitelikleri, özü, hareketleri, davranışlarıyla bir şeyi elde etmeye hak kazanmış olan Sevilmeye o herkesten fazla layıktır. P. Safa 2) Bir kimseye uygun olan, yaraşan Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller layık görmek layık… … Çağatay Osmanlı Sözlük
müstahak olmak — hak kazanmak, layık olmak Sen bu akıbete iki defa müstahak olmuşsun çocuğum. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
BEV — Deve yavrusunun derisi. (Bunu samanla doldurup anasına gösterirler. tâ ki sağılmaktan kaçmasın diye.) BEV : Geri çekmek. * Lâyık olmak. * İkrar etmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
BEVE' — Geri çekmek. * İkrar etmek. * Lâyık olmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
LİYAKAT — İktidar. Ehliyet. Hüner. Lâyık olmak. Fazilet. Kıymetlilik … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
erzimak — deyeri ve kadr u kiymeti olmak, behasi olmak, layik ve şayeste olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
müstahak — sf., Ar. mustaḥaḳḳ 1) Hak etmiş, hak kazanmış, layık Sen bu kafayla daha beterine de müstahaksın! N. Cumalı 2) is. Bir kimsenin layık olduğu ödül veya ceza Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller müstahak olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağız — 1. is. Yeni doğurmuş memelilerin ilk sütü 2. is., ğzı, anat. 1) Yüzde, avurtlarla iki çene arasında, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye ve besinleri içine almaya yarayan boşluk 2) Bu boşluğun dudakları çevrelediği bölümü Küçük bir ağız. 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
düşündürmek — i 1) Düşünmesine sebep olmak, düşünmesine yol açmak 2) Akla getirmek, hatırlatmak, önceden kestirmek Yeryüzünde büyük işler görmeye layık bir millet olduğumuzu düşündürecek, on sekiz milyonu altmış milyona, seksen milyona çıkaracaktır. O. S.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kral — is. 1) En yüksek devlet otoritesini, bütün devlet başkanlığı yetkilerini kalıtım veya soylularca seçilme yoluyla elinde bulunduran kimse İngiliz kralı. 2) mec. Herhangi bir alanda başkalarından üstün, başarılı olan kimse Satranç kralı. 3) mec.… … Çağatay Osmanlı Sözlük